Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Diğer Olimpiyat Judoda olimpiyat öncesi kovulan Hollandalı teknik adam Visser’in, ‘sırtlan, yılan, kokarca’ dediği federasyon yöneticilerini Cumhurbaşkanı Gül’e kadar şikayet ettiği ortaya çıktı - Olimpiyat Haberleri

        Atilla TÜRKER yazdı...

        Olimpiyatlarla ilgili kolları sıvadık madem... Devamını da getirelim... Halter ve güreşin ardından, siz olsanız hangi branşı yazardınız? Bu kez judo olsun isterseniz. Türkiye’yi olimpiyata hazırlamak için göreve getirilen Hollandalı teknik adam Willem Visser’in yaşadıkları ve yazdıkları başlı başına bir olay... Visser, 2 yıl önce Judo Milli Takımları’nın başına getirilen çok değerli bir isim... 4 olimpiyatta teknik adam olarak görev yapan, Dünya judosunda çok saygın bir yeri bulunan ve Uluslararası Judo Federasyonu (IJF) Başkanı Marius Vizer tarafından Türk Judo Federasyonu’na bizzat önerilen kişi...

        Ve amma lakin... 18 aylığına göreve getirilmesine rağmen, olimpiyatlar öncesi kovuldu. Çok sayıda Olimpiyat, Dünya ve Avrupa Şampiyonu yetiştirmiş olan Visser, kovulduktan sonra judo camiasının önde gelen antrenörlerine ve sporcularına öyle elektronik postalar yolladı ki... Yenilir, yutulur cinsten değildi.

        Antrenörlere gönderdiği mektup ile başlayalım: “Genç ve dürüst Türk insanları namına... Türk judosunun gelişmesi bakımından, Murat Ak, Hadi Kızılyaprak, Şengül Demiral, Muzaffer Uluçam ve Yavuz Yolcu’nun judo camiasından mümkün olduğu kadar çabuk ve ebediyen kovulması gerekiyor. Eğer Türk judosu 5 şahıs ile yola devam edecekse, kesinlikle doğru yolda olamaz ve hiç bir zaman ilerleyemez...” Hemen yazayım... Murat Ak, Milli Takımlar’dan Sorumlu As Başkan... Hadi Kızılyaprak, Visser’in yerine getirilen Teknik Komite Başkanı... Şengül Demiral, Genç Bayanlar Milli Takım Teknik Direktörü... Muzaffer Uluçam, Teknik Komite Üyesi... Yavuz Yolcu da Genç Erkekler Milli Takım Teknik Direktörü...

        Visser’in ayrıca sporculara da yolladığı mektuba bakmakta yarar var: “Sırtlan, yılan ve kokarca karakteri ve davranışına sahip insanlar tarafından kovuldum... Ben sizi güçlü ve güzel aslan karakterine sahip sporcular olarak daima hatırlayacağım...” Visser, “Görevime devam etseydim eğer, Londra Olimpiyatları’nda mutlaka madalya kazanırdık” mesajını da veriyordu. Sonra ne oldu? Çok sinirlenen Federasyon Başkanı Fatih Uysal, Visser’i tehdit ve ırkçılık içeren bir cevap yolladı. Bu mektupların tamamı elimde bulunduğu için biraz da şaşkınlıkla bu ifadeleri buraya aktardığımı vurgulamak isterim.

        Visser’in canı artık ne kadar yandıysa... Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç’a da yolladı bu emailleri... Durumunu anlattı ve mağduriyetinin giderilmesini istedi.

        Ama bu mektupların Kılıç’ın eline geçtiğini zannetmiyor. Ve hatta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de yolladı Visser... Sonuç yok tabii. “Primlerimi bile ödemediler” diyerek ve içi içini yiyerek Hollanda’nın yolunu tuttu Visser.

        2 SPORCUYA 6 YÖNETİCİ

        Ve Londra... Ne yaptı judocularımız Londra’da? Döküldü! Sadece 2 judocumuz mücadele verdi... Erkeklerde Sezer Huysuz, kadınlarda ise Gülşah Kocatürk... Ne yaptı Sezer ve Gülşah? İkisi de ilk maçta yenildi ve elendi. Londra’da 2 judocumuz vardı ama 6 da çok değerli yöneticimiz... Judoyu ve turizmi çok seven 6 değerli yönetici! Kim mi bu yöneticiler? Judo Federasyonu Başkanı Fatih Uysal... Judo Federasyonu As Başkanı Ercan Selçuk... Gençlik ve Spor Bakanlığı Danışmanı Fatih Gültekin... Ve ayrıca Judo Federasyonu Yönetim Kurulu’ndan 3 isim: Ömer Altunsoy, Fikret Yıldız, Erdal Selimoğlu...

        Güçlü bir kadro değil mi? Zaten ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiler! Tabii akla gelen ilk soru, 2 judocunun gittiği yerde 6 yönetici olur mu? Eğer asgari yarısı kendi cebinden gidiyorsa, haliyle bir sorun teşkil etmeyebilir.

        Acaba öyle mi? Bazı münafıklar der ki, 6’sı da federasyon bütçesinden gitti. Harcamalar federasyon kasasından çıktı. Böyleyse durum vahim tabii. Ama ben de derim ki, o kadar da olmaz yani... En az 4’ü elini cebe atmıştır mutlaka... Devletin malı deniz mi... Federasyon Başkanı Fatih Uysal, belgelerle ve faturalarla bize bunu açıklayacaktır herhalde...

        VİCDANLAR SIZLAMIYOR MU?

        Mauritius Adaları’ndan bile 1 judocunun ilk 7 arasına girdiği bir olimpiyatta bizim sadece 2 judocu ile katılmamız ve onların da sapır sapır dökülmesi vicdanları hiç mi rahatsız etmiyor? Ufacık Slovenya altın madalyaya ulaşırken, 80 milyonluk Türkiye’de niye böyle bir zulüm yaşanıyor? 2000 Sidney’de Hüseyin Özkan altın madalyaya ulaşırken, bugünkü genel tablo insanları hiç mi utandırmıyor? Olimpiyatlarda madalya kazanan ilk Türk kadını onurunu taşıyan Hülya Şenyurt’un bir judocu olduğu gerçeği hiç mi gözönünde bulundurulmuyor? Londra öncesi eleme sürecinde Ermenistan’dan ve hatta Fas’tan bile daha başarısız olduğumuz gerçeği hiç mi kimsenin yüzünü kızartmıyor?

        Yaz yaz bitmiyor...

        Nisan’da yapılan Avrupa Şampiyonası öncesi Çankırı’da düzenlenen kamp sırasında 7 sporcunun Yunus AVM’de kavga çıkartması, karakola düşmeleri ve 5 judocuda alkol tespit edilmesi... Bu yüzden Avrupa Şampiyonası’na gidemeyen F.Y. ve B.S.’nin olası bir Olimpiyat hakkını elde edememesi... Paralimpik Oyunları öncesi dönen dolaplar... Ödül dağıtımlarındaki haksızlıklar... Yurt dışı seyahatlerinde ödenen cezalar... Ballı seyahatler, haksız görevlendirmeler... Erkeklerde ve kadınlarda 7’şerden 14 sporcunun katılabildiği olimpiyatlara bizden sadece 2 judocu gidebiliyorsa... Bu iki judocumuz da daha ilk maçlarında eleniyorsa... 4 yıldır görevde bulunan Judo Federasyonu Başkanı, yaşanan kara tabloya inat, “2020’ye kadar görevdeyim” diyebiliyorsa... Bu judo da bitmiş arkadaş...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ