Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Diğer Demirören’in çılgın projesi!.. - Futbol Haberleri

        Ekonomik darboğazın üstüne bir de UEFA’nın çok ciddi üstünde durduğu Financial Fair Play (FFP) kurallarının da ilk sinyallerinin gelişi kulüplerin “batıyoruz” çığlıklarının çok da uzakta olmadığını gösteriyor bize. Gaziantepspor FFP dolayısıyla UEFA’dan ilk cezayı yiyen kulüp ama asla sonuncusu değil. Beşiktaş’ın sırada olduğu konuşuluyor. Tartışmalı SPK hareketi yapılmasa G.Saray’ın da listede en önlerde olduğu konuşuluyor. Bu ortama nasıl gelindiğini 3 cümleyle özetleyelim:

        1- Hırsız yöneticilere; komisyoncu menajerlere ve berbat futbolculara kaptırılan milyonlarca dolar;

        2- Hesap sorulmayan; şahsi sorumluluğun olmadığı bir alan;

        3- Her sıkışıldığında Digiturk’ten geleceğe dair alacakların tahsili; Digiturk de şike davası dolayısıyla sıkışınca bu gelecek kaynağının da kapanması ve kaçınılmaz iflas...

        Yıllardır “Futbola, Futbol Piyasası Denetleme ve Düzenleme Kurulu şarttır. Denetimsiz büyük piyasa her zaman ve her anlamda önce karaborsalaşmaya sonra mafyalaşmaya başlar. Bir yandan ‘sebepsiz zenginleşme’ timsali yönetici ve menajer taifesi bir yandan bu kadar çok paranın döndüğü yerde ücretini alamayan oyuncular varsa şike de olur bahis mafyası da...” diyorum. Nihayet deniz bitti. FPDDK (Futbol Piyasası Denetleme ve Düzenleme Kurulu) önünde sonunda kurulacak. Ama o zamana kadar bir çıkış yolu aranıyor. İşte o çıkış yolu yeni TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in aklındaki projelerden birinde. Demirören’in en büyük projelerinden biri olan “Mali Yardım Paketi” için hükümet ile iletişime geçtiği söyleniyor. Projeye göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk kulüplerine 1 kereye mahsus yüklü mali yardımda bulunacak. Yeni Kulüpler Yasası’na da “Şahsi sorumluluk ilkesi” eklenip ‘kaçak’ların önüne geçilecek. Böylece “Battım” diyenler kurtarılacak ve her kulübe “Yeniden ayağa kalkma” fırsatı tanınacak. Yine iddialara göre Demirören projenin sözlü onayını da almış. Demek ki başkan “Gerekirse Avrupa’ya gitmeyelim” cümlesini boşuna söylememiş.

        F.Bahçe savunması üzerine

        OKURLAR ve izleyenler çokça soruyor. “İddianameyi okuduğunda ‘3 maçta şike var’ demiştin. Savunmalardan sonra ne diyorsun?” diyorlar. Bir kere hiçbir zaman, hiçbir yerde “3 maçta şike var” demedim. “3 maçtan çok ciddi şekilde şüphe duyuyorum” dedim. İddianameyi okuduktan sonraki yazılarımda da şüphe duyduğum ve savunmalarını merakla beklediğim maç sayısını 4’e çıkardım. Bu maçların 3’ü ifadeler üzerineydi.

        1- Şekip Mosturoğlu’nun “Eskişehir’e teşvik gönderildiğini duydum” ifadesi.

        2- Uğur Uçar’ın “Bana teklif geldi, ‘duymamış olayım’ dedim” ifadesi.

        3- İbrahim Akın’ın meşhur ifadesi.

        4- İfadenin olmadığı; sadece tapeler üzerinden şüpheye düştüğüm tek kişi Serdar Kulbilge’nin ana noktasına oturduğu Gençlerbirliği maçı.

        Söz savunmaya geçti. Şekip Mosturoğlu’na sonradan değiştirdiği bu söz konusu ifade sorulmadı. Hem Mosturoğlu hem de Bülent Uygun artık tutuksuz yargılanacak. O ifadenin bir karşılığı var olduğunu düşünsek de hocası ve Ümit Karan dışında hiçbir futbolcusunun soruşturulmaya dahi tabii tutulmayan bir takıma nasıl teşvik dağıtıldığı da bir başka soru işareti. Dava süresince belki tekrar bu konuya girilir. Ama şimdilik görünen şu: Eskişehir-F.Bahçe ile Eskişehir-Trabzon maçları eskisi kadar şüpheli değil.

        *Gelelim Uğur Uçar’ın ifadesine. İlginç bir biçimde iddianamede yer alan bu bölümle ilgili henüz bir sorgulama yapılmadı. Doğru dahi kabul edilse Uçar’ın kendi söylemi ile eylemin teşebbüsün teşebbüsü olarak kaldığı ortada.

        *Serdar Kulbilge ile ilgili çok ciddi polis yanlışlarına değinildi. Aziz Yıldırım da bu konuda emniyeti suçladı. Kulbilge’nin tapelerinin ‘kes yapıştır’ şeklinde konulduğunu, yanlış tarihler atıldığını, maçtan sonra yapılan konuşmaların maçtan önce yapılmış gibi gösterildiğini savunma makamı belgeledi. Ancak hakim heyetinin şüpheleri henüz tam olarak giderilemedi. Kulbilge’nin eşinin hesapları incelenecek. Ben polisin ‘sehven’ hatalar yapmış olabileceğine inanırım. Daha önce görmediğimiz şey değil. Ama bu konuda ben de tam olarak mutmain değilim.

        *Gelelim en önemli meseleye. İbrahim Akın’ın yazılı imzalı ifadesi itiraf niteliğinde. Gel gör ki Akın; hem adli makamlara hem de medyaya “Savcı bana psikolojik baskı yaptı diye o ifadeyi verdim” dedi. Son derece kafa karıştırıcı bir durum. Bence Akın’ın durumu hem kendisi hem de İskender Alın’ın ifadesi ile netleşir. Gerçekten ‘savcı baskısı’ ortaya çıkarsa zaten dava baştan sona ‘kurgu’ demektir. Dolayısıyla Uğur Uçar-İbrahim Akın ve İskender Alın (Akın, itiraf niteliğindeki ifadeyi verdiğinde İskender de benzer ifadeler vermişti.) ve Kulbilge noktaları kendi açımdan daha çok aydınlanmayı bekliyor.

        Öte yandan baştan beri Karabük-Sivas-Manisa-Kasımpaşa gibi iddiaya konu maçlara “Burada bir şey yok” dediğim için o konulara tekrar girmeyelim. İlk gün de söylediğim gibi bu iddianameden örgüt falan da çıkmaz. Bu bağlamda yine ilk günden beri tüm sanıkların tutuksuz yargılanması gerektiğini düşündüğümü söylüyorum. Ayrıca sadece öngörü ve tahminler değil, gazeteci olarak bilgilerim de bu işin bir ‘Aziz Yıldırım operasyonu’ olduğunu doğruluyor. Bunu da yazdım.

        İddianame ve şu zamana kadarki savunmalar üzerine fikirlerim bunlar. Elbette çok fazla bilgiye, detaya haiz değilim. Yazılı iddianame ile savunmalara göre fikrimi beyan ediyorum. Tüm şüphelerimden tam olarak arınmayı samimiyetle dilediğimin bilinmesini belirterek; önümüzdeki duruşmalara bakalım” diyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ