Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe Aziz Yıldırım'ı neye ve kime göre kıyaslayacağız? - Fenerbahçe Haberleri

        Şampiyonluğun kaybedilmesinden sonra düzenlenen basın toplantısında Aziz Yıldırım, yine çok tecrübeli bir yönetici profili çizerek gündemi değiştirmeyi, kendisinden başka herkesi hatalı göstermeyi başardı.

        Başkan Yıldırım’ın 2006 yılında tek başına girdiği kongredeki ifadesi şuydu: “Bugüne kadar futbola 503 milyon dolar harcadım.”

        1998 ila 2006 yılları arasındaki toplam rakam buydu; 503 milyon dolar... Yani F.Bahçe, Aziz Yıldırım döneminde futbol için yılda ortalama 63 milyon dolar harcamış. Bu paranın tamamı futbol takımına gitmemiş; içine stat harcamaları da Fenerium maliyetleri de dahil. Bu da demektir ki yılda yaklaşık 45-50 milyon dolar futbol takımına para yatırmış.

        Yılda 45-50 milyon dolar futbol takımına para harcayan Yıldırım, bu 12 yıllık sürede 4 şampiyonluk kazanmış. Hiç Türkiye Kupası alamamış. Avrupa’da elle tutulur tek başarı Şampiyonlar Ligi’nde bir kez gerçekleştirilen çeyrek final olmuş. Rakiplerden G.Saray bu dönemde 5 şampiyonluk, (Ortasında geldiği 1997-98 sezonunda Galatasaray şampiyonluğunu saymıyorum) 3 Türkiye Kupası almış. Beşiktaş 2 şampiyonluk elde etmiş, 4 de Türkiye Kupası kazanmış. G.Saray ayrıca bir UEFA Kupası bir de Süper Kupa’yı müzesine götürmüş. Tıpkı Fenerbahçe gibi Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final görmüş. Bir kez de 2. gruba kalmayı başarmış. Bu 12 yıllık dönemin özellikle son 9 yılında G.Saray için “Öldü-Bitti- Borç sarmalıyla kıvranıyor” denilmiş. Beşiktaş için “Böyle başkan olur mu? Beşiktaş’ı çiftliğe çevirdi. Borç yıllarca kapanamayacak noktaya geldi” denilmiş. Beşiktaş ve G.Saray için yapılan bu eleştirilerin büyük bir kısmı da doğru. Buna karşın F.Bahçe, sportif başarısızlık dışında hiç eleştirilmemiş. Kulübün ‘zengin’ olduğu öne sürülmüş. Borç sarmallarından, bilanço yapısından, Aziz Yıldırım’ın iyi bir ekonomi mi yoksa çökmek üzere bir ekonomi mi bıraktığı hiç tartışılmamış. Tesisleşme hep ön plana çıkarılmış.

        Özetle ‘zengin’, ‘kurumsallaşmış’, ‘borç sarmalı içinde olmayan’, ‘cazibe merkezi’ F.Bahçe, 12 yılda 4 şampiyonluk kupası almış. ‘Ölmüş’, ‘batmış’, bizzat Aziz Yıldırım’ın ifadesiyle ‘elden gitmiş’ G.Saray hem daha fazla sportif başarı almış hem de bu kadar para harcamamış. Üstelik gelecek sene G.Saray da “Benim çok güzel bir stadım var” diyebilecek. Daha ‘beter’ durumda olduğu iddia edilen Beşiktaş, taraftarlarını neredeyse F.Bahçe kadar sevindirmiş. 2’si F.Bahçe’ye karşı 4 kupa almış. Eh 2 de şampiyonluğu var. Üstelik taraftarın harcama kapasitesi, ekonomik güç olarak iki takımın da gerisinde olan bir yapıyla. Son bir tespit daha. Beşiktaş bu 12 yıllık dönemde Süleyman Seba-Serdar Bilgili ve Yıldırım Demirören gibi 3 başkan görmüş. Beşiktaşlılar 3 başkan arasında bir kıyas yapabiliyor. Ha keza aynı dönemleri yaşamış Galatasaraylı taraftarlar Faruk Süren-Mehmet Cansun-Özhan Canaydın ve Adnan Polat arasında da bir kıyas yapabiliyor. Oysa Fenerbahçeliler, 12 yıldır Aziz Yıldırım için “Futbolu öğrenemedi”, “Yok yok bu sene öğrendi” diyerek aynı Aziz Yıldırım arasındaki değişimleri tartışıyor. Bunun üstüne Aziz Yıldırım’ın yandaş medyasına göre: “Fenerbahçe Aziz Yıldırım’ı çok arar.” “Bunu nereden bilebiliriz?” diye soran bir kişi bile yok. Aziz Yıldırım Fenerbahçe’yi kendisine muhtaç sanıyor. Bu çok büyük tarihi yanılgıyı hatırlatacak bir muhalefet hareketi de oluşamıyor. Dolayısıyla Aziz Yıldırım’ı Fenerbahçe’nin rakipleriyle kıyaslamak durumunda kalıyoruz. Yukarıda çok özetle bunu yapmaya çalıştım. Fenerbahçeliler bu tabloya; yılda ortalama 50 milyon dolardan 12 yılda toplam 600 milyon dolarlık harcamayla elde edilen 4 şampiyonluğa “Başarı” diyorsa sorun yok. Yok eğer “Başarısızlık” diyorlarsa harekete geçmeliler.

        Aziz Yıldırım Papa mıdır?

        Gürcan Bilgiç için “F.Bahçeli değil” dedi. Melih Gökçek için “Fenerbahçeli değil” dedi. Rüştü için “Fenerbahçeli değil” dedi. Ki o Rüştü Beşiktaş’a transfer olduğunda bile “Ben Fenerbahçeli’yim” demiş adamdır. Aziz Yıldırım, kimin Fenerbahçeli kimin olmadığına da mı karar veriyor? Tek bir Fenerbahçelilik kriteri mi var? Papa, Katolikler’i ‘aforoz’ etme yetkisine sahip. Aziz Yıldırım’ın da milleti Fenerbahçelilik’ten çıkarma yetkisi mi vardır?

        Fenerbahçeli baba oğluna Aziz ismini koyar mı?

        Üstteki yazıyla bağlantılı... Aziz Yıldırım’ın en önemli yanlışı bana göre kulübün tek efendisi, tek markası, ‘tek reis’i olması. Fenerbahçe Marşı’nda “Cihat’lar Lefter’ler Can’lar Fikret’ler” diye bir bölüm var. Bugün Yıldırım döneminin marşı yazılsa herhalde şöyle olur: “Kimler geldi kimler geçti... Hiçbiri Aziz Yıldırım’ın gözüne giremedi..” Bugün Aykut-Oğuz-Rıdvan sonrası hangi F.Bahçeli baba hangi futbolcunun ismini oğluna ne sıklıkta koydu merak ediyorum? F.Bahçe’nin ‘bayrak adamı’ kimdir? Raul’ü, Gerrard’ı, Totti’si, Maldini’si, Puyol’u kimdir F.Bahçe’nin? Hangi Fenerli futbolcu çıkıp medyaya defalarca ‘Fenerbahçelilik’in ne olduğunu anlatmıştır? Hangi futbolcu çocuklara “Fenerbahçeli olun çünkü...” diye başlayan cümleler kurabilmiştir? Rüştü-Tuncay derken şimdi de Semih kaybediliyor. Bu kulübün tek bayrak adamı Aziz Yıldırım olmuştur. Tamam da hangi F.Bahçeli baba çocuğuna Aziz ismini koyar? Başkan kendisinden nefretin biraz da bundan kaynaklandığını anlamalı. Her şeyin ‘tek reis’i olursanız, nefretin de tek adresi olursunuz.

        Güiza ve Daum kalsın o halde!

        Aziz Yıldırım futbolu bildiğini söylüyor. 2 yıldır topçu olmadığını her fırsatta ispat eden Güiza’nın Dünya Kupası’na gidemeyeceğini 6 aydır söylüyorum. Madem Aziz Başkan transferler dahil hiç hata yapmadı, seneye Güiza ile Daum’u takımda tutsun da görelim bakalım!

        NOT: “Hiç mi iyi tarafı yok?” diye soranlar için: O bölümleri yazanlar

        var zaten. İleriki yazılarda bu konuda fikirlerimizi söyleriz

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ